Bir soru

Neydi o soru?

Kim sordu o soruyu?

Ortalığı velveleye veren o soruyu

İşte merak uyandıran o soru;

-İsmet! Sigara içiyor musun?

Ortalıkta bir an sessizlik...

Sonra bakışmalar, gülüşmeler...

İsmet'te mahcubiyet

Her kafadan bir ses...

İsmet'te çıt yok

Dut yemiş bülbüle dönmüş.

İsmet'ten başka herkesten cevap

Cevaplar anneden, kardeşlerden

Kiminin dilinden evet, kiminin dilinden hayır

Evet mi, hayır mı?

Cevaplar birbirine tezat

Babanın gözleri fal taşı gibi

En son babalar duyar

Her şey hacı dedenin bir sigara istemesiyle başladı.

Torun İsmet’ten hacı dedesine tütün sarma isteği.

Soruyu soran İsmet’in dayısı İsmet; yani ben. Ortalığı karıştıran o soruyu.

En sonunda mahcup bir edayla yeğen İsmet’ten gelen itiraf. Cılız bir evet sesi.

En son babalar duyar.

Bu duruma üzülen bir baba. Ortamı yumuşatmaya çalışan bir anne. Mahcubiyet içerisinde bir genç. Farklı duygular içerisinde bocalayan kardeşler... Sorduğu soruya bin pişman bir dayı. Ve her şeyden habersiz sigarasını keyifle içen bir dede. İşte istemeyerek de olsa sebep olduğum olayın psikolojik tahlili.

Yunus Emre’nin “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı; söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz.” Sözü ne kadar da yerinde ve manidardır.

Akraba ziyaretinde, tevâfuken sorulan bir soru. Ya Rabbi! Çocuklarımızı her çeşit sanal bağımlılıktan ve her türlü kötü alışkanlıklardan Sen koru.(Amin)

İsmet Kaya Pınarbaşı 21.11.2021