Avrupa Birliği’nin Erasmus+ programı kapsamında yürütülen "CybeMEMA: İlköğretimde Sibernetik" projesiyle birlikte, erken yaşta programlama eğitimi yepyeni bir boyut kazandı. İstanbul Ümraniye’deki Zübeyde Hanım Ortaokulu’nda gerçekleştirilen pilot uygulamalar, MEMA yönteminin çocuklarda bilişimsel düşünme becerilerini geliştirmede ne kadar etkili olduğunu gözler önüne serdi. Renkli materyallerle, bilgisayara ihtiyaç duymadan kodlama eğitimi sağlayan bu yöntem, Türkiye dahil olmak üzere üç farklı ülkede eş zamanlı olarak uygulandı.

Teknolojiyi Anlamak İçin Ekrana Gerek Yok

MEMA (Metodika Elementarne Manipuacije Algoritama), Hırvatistan’da geliştirilen ve 40 yılı aşkın geçmişe sahip olan bir öğretim modeli. “Unplugged” yani bilgisayarsız programlama yaklaşımına dayanan bu yöntem, çocukların programlamayı somut araçlarla, oyunlaştırılmış bir şekilde öğrenmesini sağlıyor. Öğrenciler renkli kutular, fasulyeler, kağıtlar, yapıştırıcı gibi basit materyallerle “kendi bilgisayarlarını” inşa ederek, algoritma geliştirme, veri işleme, komut sıralama gibi temel bilgisayar bilimleri kavramlarını öğreniyor.

Kodlama Sahneye Taşınıyor: “Benim Bilgisayarım” Oyunu

MEMA sadece sınıf içinde değil, sahnede de hayat buldu. Proje kapsamında İngilizce ve Türkçe olarak sergilenen “Benim Bilgisayarım” adlı tiyatro oyunu, çocukların teknik bilgileri yaratıcılıkla birleştirmesini sağladı. Programlama ilkelerini sahne üzerinden ifade eden çocuklar, öğrenilen kavramları günlük yaşama entegre etmenin farklı yollarını keşfetti.

Öğrenciler Kendi Kutularını Tasarladı, Grafiksel Algoritmalar Üretti

İstanbul’daki uygulamalarda öğrenciler, MEMA kutularını bireysel olarak tasarlayarak sürece aktif katıldılar. Öğretmenlerinin akıllı tahtada gösterdiği görevleri kendi defterlerinde çizerek analiz eden çocuklar, programlamaya ilk adımlarını grafiksel algoritmalarla attı. Bu yöntem sayesinde çocuklar sadece kodlamayı öğrenmekle kalmadı, aynı zamanda problem çözme, dikkat geliştirme ve karar verme gibi becerilerde de gözle görülür ilerlemeler kaydetti.

MEMA Yöntemi Disiplinlerarası Öğretime Uyum Sağlıyor

Proje, yalnızca bilişim dersleriyle sınırlı kalmadı. Matematik, Türkçe, fen bilimleri, sanat ve yabancı dil gibi derslerle entegre biçimde yürütülen MEMA etkinlikleri, çocukların farklı alanlarda gelişim göstermesine katkı sağladı. Sayılarla oynarken dört işlemi öğrenen çocuklar aynı zamanda sanat yoluyla tasarım yapmayı, fen bilgisiyle bilgiye ulaşmayı ve yabancı dil aracılığıyla yeni kavramları tanımayı başardı. Çok yönlü eğitim imkanı sunan MEMA, öğretmenlerin de ilgisini çekti.

Öğretmenler Ne Düşünüyor?

Projenin uygulandığı sınıflarda görev yapan 11 öğretmenle yapılan anket ve değerlendirme çalışmaları, MEMA’nın eğitimdeki etkisini gözler önüne serdi:

Tüm öğretmenler, yöntemin yaratıcılığı artırdığını ve mantıksal düşünmeyi geliştirdiğini belirtti.

Katılımcıların %63’ü programlamayı zor bulduklarını dile getirirken, MEMA sayesinde bu algının değişmeye başladığını aktardı.

Kalabalık sınıf mevcutları (30-40 öğrenci) en büyük zorluk olarak öne çıktı.

Öğretmenlerin %100’ü, MEMA’nın disiplinlerarası entegrasyon potansiyelini olumlu buldu.

En güçlü yönler olarak ise “eğlenceli olması” ve “mantıksal düşünmeyi öğretmesi” dikkat çekti.

Avrupa Boyutunda Eğitim Modeli: Türkiye, Hırvatistan ve Polonya’da Eş Zamanlı Uygulama

Hırvatistan, Polonya ve Türkiye'de eş zamanlı yürütülen proje, öğretmen ve öğrenci kitapçıklarıyla desteklendi. Hazırlanan kaynaklar her ülkenin yerel diline çevrilerek kullanıma sunuldu. Bu sayede MEMA yöntemi, sadece yerel bir yenilik değil, uluslararası düzeyde uygulanabilir bir öğretim modeli haline geldi.

 Kodlama Artık Sadece Bilgisayar Başında Öğrenilmiyor

MEMA ile birlikte kodlama eğitimi, dijital ekranlardan uzak, fiziksel etkileşim ve oyun temelli bir zemine taşındı. Çocuklar kendi yarattıkları araçlarla bilişim kavramlarını öğrenirken, aynı zamanda öğrenmenin keyifli, üretken ve disiplinlerarası yönünü keşfettiler. Bu yönüyle MEMA, erken yaşta dijital okuryazarlık kazandırmak isteyen eğitimciler için güçlü bir alternatif olarak öne çıkıyor.

Editör: İzzet Akaltun