Bakır Yurtsever, 1909 Yılında Urfa’da doğmuş, 1985 yılında vefat etmiştir. Musıkiye küçük yaşlarda başlamıştır.

Ustası Pehel’in oğlu Ahmet Hafız’dan makamları öğrenmiştir. Hacı Nuri Hafız’dan da mevlit okumasını öğrenmiştir. 30 sene kadar mevlithanlık yapmıştır.

Bekçilik yaptığı için kendisine “Bekçi Bakır” denilmiştir. Muzaffer Sarısözenin hazırladığı “Yurtlar Sesler” programına zaman zaman çağrılmıştır.

Ayrıca Radyoda çeşitli Urfa programlarına katılmıştır. TRT repertuarında derlemeleri yer almaktadır. Birçok plak yapmıştır.

BAKIR YURSEVER (BEKÇİ BAKIR) KİMDİR?

1908 yılında Şanlıurfa’da dünyaya gelen Bakır Yurtsever, halk arasında bilinen adıyla Bekçi Bakır, müziği, sesi ve kişiliğiyle yalnızca doğduğu şehri değil, tüm Türkiye'yi derinden etkilemiş bir sanatçıdır.

Zorluklarla Başlayan Bir Hayat

Çolakoğulları’ndan Halil ile Kısmetler ailesinden Hanım’ın oğlu olarak dünyaya gelen Bakır Yurtsever, daha 6 yaşında babasını kaybetti. 18 yaşına kadar üvey babasının bakkalında çalışan Bekçi Bakır, hayatını erken yaşta mücadele ederek şekillendirdi.

Emniyette Bekçilikten Sanat Yolculuğuna

Emniyet Müdürlüğü’nde bekçilik yaparken, 1928 yılında ilk plağı olan “Ordumuz Gitti Muş’a” adlı eseri seslendirdi. Henüz küçük yaşlarda Kur’an-ı Kerim’i ve tüm makamları öğrenmiş olan Yurtsever, güçlü hafızası ve yeteneğiyle kısa sürede müzik çevrelerinin dikkatini çekti.

Kaynak Kişi ve Türkü Derleyicisi

1932’ye kadar sürdürdüğü bekçilik görevinden sonra askere giden Bekçi Bakır, Mukim Tahir ve Kel Hamza gibi dönemin usta sanatçılarıyla meşk etti. Soyadı Kanunu ile “Yurtsever” soyadını aldı. Muzaffer Sarısözen tarafından TRT Ankara Radyosu için Urfa türküleri derlenirken, kaynak kişi olarak önemli katkılar sundu. Türk Halk Müziği’nin arşivlenmesinde onun derlemeleri büyük yer tuttu.

Aile Hayatı ve Acılar

Rukiye Hanım ile evlenen Bekçi Bakır’ın altı kızı ve dört oğlu oldu. Sekiz yaşında kaybettiği ikinci kızının ardından “Buradan Bir Atlı Geçti” adlı ağıtı yazdı. Bu eser, onun ne kadar derin bir duygusal dünyaya sahip olduğunu gösteren örneklerden yalnızca biridir.

Sanatın Her Alanında Yetkin

Klasik Türk müziği, halk müziği ve tasavvuf müziğinde ileri düzeyde bilgiye sahip olan Bekçi Bakır; Arapça, Farsça ve Kürtçeyi de çok iyi derecede konuşuyordu. Mikrofon kullanmadan konser verebilen ender sanatçılardan biriydi. Onun için Muzaffer Sarısözen, “Ben hayatımda böyle yüksek bir ses duymadım” demiştir.

Devlet Görevleri ve Sanatın İç İçe Geçtiği Yıllar

Gardiyanlık, zabıta memurluğu ve il özel idaresinde bekçilik gibi kamu görevlerinde bulunan Bakır Yurtsever, 1975 yılında emekli oldu. 1976’da Milli Folklor Araştırma Dairesi (MİFAD) tarafından Urfa’da yeniden derlemelere kaynak kişi olarak dahil edildi.

Müzikal Mirası ve Efsaneler

Yaklaşık 40 plak, yüzlerce mahalli kaset kaydı bulunan Bekçi Bakır, Türkiye’nin dört bir yanında konserler verdi. Sesine hayran kalanlar arasında Zeki Müren, Aşık Veysel, Mustafa Kemal Atatürk ve Paşa Demirbağ gibi isimler yer aldı.

Zeki Müren onun için, “Bu ses bende olsa on tane Zeki Müren ederdim” derken,

Aşık Veysel, onun sesinden duygulanıp gözyaşlarına boğulmuştur.

Atatürk, Siirt’te dinlediği Bakır için, “Yaşşa, varol Urfalı!” diyerek takdirini ifade etmiştir.

Vefatı ve Ardında Bıraktıkları

Bekçi Bakır, 9 Haziran 1985’te vefat etti. Şanlıurfa’da, Bediüzzaman Aile Mezarlığı’na defnedildi. Onun mirası bugün hâlâ birçok sanatçı tarafından yaşatılıyor. Tavrı, yorumu ve sesiyle Türk Halk Müziği’nin yaşayan belleği olarak kabul ediliyor.

Editör: Hüseyin Özkan