Merhaba sevgili dostlar…
Bazı sağlık sorunlarından dolayı uzun zaman oldu yazmayalı.
Bir newroz gününde sizlere merhaba demek ayrı bir güzel...
Newroza ayrı bir güzellik katan bu günün bir başlangıç olması, dirilişi sembolize etmesidir.
Nedir dirilen?
Dirilen özgürlüktür.
Dirilen umuttur.
Dirilen doğadır…
Sevgidir, barıştır, kardeşliktir…
Nergistir, sümbüldür, gelinciktir laledir…
Kolunda elb(ik)lerle zozana çıkan berivanların zılgıtıdır. Çobanların yanık kaval nağmeleriyle meleşen kuzuların sevincidir dirilen…
Toprak anadır. Börtü böcektir. Kelebektir, yılandır, çiyandır ve divane bülbülün güle aşkıdır dirilen…
Gökkuşağıdır.
Gece ile gündüzün hesaplaşması, içimizi ısıtan, karanlığı yırtan günün uyanışıdır…
Velhasıl yaşamın rengi ve kendisidir aslında newroz.
İster “nevruz” deyin, ister “novroz”, ister “newroz” deyin… Çok da önemli değil! Önemli olan newrozun ruhu, içeriği ve toplumların kültüründeki ağırlığıdır.
Bugün Mezopotamya başta olmak üzere, Ortadoğu, Anadolu, İran, Kafkasya ve Orta Asya gibi bir çok bölgede coşkuyla kutlanmaktadır. Kutlama şekli ve tonu her toplumda farklılık gösteriyor olabilir. Bu çok normal.
Bilinen odur ki; üç bin yıldır yakılıyor bu ateş. Üç milenyum geçmiş Dehak’ın tahtı yıkılalı…
Her halkın geçmişinde Dehaklar olduğu gibi özgürlük ateşini yakan Kawalar da olmuştur. Yani her toplumun tarihinde karanlık bir dönem olduğu gibi karanlığı sona erdiren aydınlık bir dönem de olagelmiştir. İşte buradaki Dehak karanlığı, Kawa ise aydınlığı temsil etmektedir. Aydınlığın galip geldiği gün de newrozun ta kendisidir. Newroz karanlığa, zülme bir başkaldırıdır.
Geniş bir coğrafyada kutlanmasının en önemli nedenlerinden biri de budur…
Newrozun barış, özgürlük, kardeşlik duygularına kapı açması dileğiyle…
Newrozunuz kutlu olsun/newroza we piroz be/newroza şima piroz bo diyorum.