Biliyorsunuz hafta sonu LGS sınavı vardı. Sıcak havada ve özellikle de kliması olmayan okullarda çocukların o acınası halini yetkililer görmeliydi. Ama bu talebim sadece hayal ötesi bir talepti. Çünkü yetkililer serin ortamlarda gününü gün ediyordu. Bunları görmek için çok da zahmete gerek duymuyorlardı. Hatta bu LGS sınavının bir fırsat eşitliği olduğundan bile emin değilim. Çünkü zenginler yine özel okullara, fakirler kendi dünyalarına

Sonra özeleştiri de bulundu bir kaç veli.

Hep matematikle ölçtük çocuklarımızın okul başarısını

Matematik iyiyse doktor olsun; bilişim mühendis olsun,

Konuşması iyi ise hukukçu olsun; öğretmen olsun,

Sesi ve ezberi güzelse din görevlisi olsun; sanatçı olsun,

Atletik vücuda sahipse sporcu olsun, futbolcu olsun diyor

Hiç kimse iyi insan olsun demiyor

Hiç sormadık kendimize,

İçinde insan sevgisi var mı?

Kalbinde adalet duygusu var mı?

Kul hakkından korkar mı?

Allah korkusunu gerçekten hissediyor mu?

Kısacası para kazanmayı en ön planda tutan meslek sahipleri yetiştirmek için uğraşıyoruz. İnsan değil.

Eğer bugün, Eğitimde, sağlıkta, hukukta, şehirleşmede, toplumsal gelişimde ve dini yaşamada sorun varsa;

İşte bu yüzden diyemiyoruz kendimize dediler.

Hatta yüreklerin yazar kasa olduğu bir toplumda vicdanın matematiği büyüklerde olmuyor da çocuklar o hesabı iyi biliyor. Ama iş çocuklara kalırsa tabi. Çünkü hepsini bir yarış içine sokan bir eğitim sistemini hiç kimse aklına getirmiyor. Ya da getirmekten çekiniyor diyemiyoruz dediler.

Kısacası makam ve para dolaşımının kan dolaşımından değerli olduğu bir toplumda adalet ve asalet sadece ütopyadır artık. Diye ilave ettiler.

Baktım eleştiriler ne kadar haklı olsa da mazeret denizinde bir damla bile değildir. Çünkü sınav sonrası herkes özüne dönüyor. Belki de çocuklar içerde sıcakla bu velilerde dışarda güneşle cebelleşirken ne dediklerinin farkında değildi.

Sonuç olarak kötü zaman bu olsa gerek. Günümüzün kaygıları, gelecek zamanın gerçeklerinden daha değerli görünüyordu artık. Hani dinimiz yarının sahibi Allah’tır diyordu.

Dinimiz diyor da;

Biz ne kadar dinimizin gereğini yerine getiriyoruz.

İşte o asıl mesele