Şanlıurfa Emek ve Demokrasi Platformu 1 Eylül Dünya Barış Günü dolaysıyla Ahmet Bahçıvan İş Merkezi önünde basın açıklaması düzenledi. Düzenlenen açıklamaya STK’lar, Siyasi Parti Temsilcileri, Milletvekilleri ve vatandaşlar katıldı. Açıklamayı Platform adına İnsan Hakları Derneği (İHD) Yönetim Kurulu Üyesi Müslüm Saraçoğlu yaptı.
“BARIŞ HAKKI, BİR İNSAN HAKKIDIR”
Müslüm Saraçoğlu, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “ Türkiye’de, Dünya Barış Günü olarak kutlanan 1 Eylül vesilesiyle barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediğimizi bir kez daha belirtmek istiyoruz. Barış hakkı, bir insan hakkıdır.
“DEVLETLER İÇİN BİR YÜKÜMLÜLÜK OLDUĞU VURGULANIR”
Birleşmiş Milletler, 1945 yılında kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulmuştur. Şartın Giriş bölümü ile 1 ve 2. maddelerinde Birleşmiş Milletler’ in barış ile insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulanır. BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıç maddesi ile 28. maddesinde barış ve barışın temellendirileceği uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği vurgulanır. BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiriyi Genel Kurul’un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul ve ilan etmiştir. Bildiride barış hakkının kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır.
“SAĞLANABİLECEĞİ DÜŞÜNCESİNDEYİZ”
Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla (yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü vb.) olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar (çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları) ile de ilişkisi bulunmaktadır. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, Demokratik Kitle Örgütleri olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz.
“KÜRT SORUNU OLDUĞU TESPİTİNDE BULUNUYORUZ”
Türkiye etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahiptir. Çoğulculuk, “herkes farklı, herkes eşit” sloganında ifadesini bulur. Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. Demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunmaktadır. O nedenledir ki, Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çiziyor ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunuyoruz. Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çiziyor ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunuyoruz. Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorununu çözebilmesi için yeni bir barış sürecine ve çatışmaların bitmesine ihtiyaç vardır.
“TÜM ÜLKEDE NEFRET DİLİNİ HÂKİM KILMAKTADIR”
Çatışma ve savaş ortamı ile birlikte genel baskı ortamında şiddetin öne çıkması tüm ülkede nefret dilini hâkim kılmaktadır. Bu nefret dili kadın cinayetlerinin, ırkçı saldırıların, taciz ve tecavüzlerin artmasına sebep olmaktadır. Bu süreç Türkiye’de otoriter bir yönetim anlayışının yarattığı sürekli bir baskı ortamı oluşturmuştur. Ortadoğu politikaları sonucu milyonlarca göçmen/sığınmacı/mülteci sorunu oluşmuş ve bununla birlikte mültecilere yönelik nefret söylemi ve saldırıları giderek artmıştır.
“OLUMSUZLUKLARDAN KURTULMAMIZ ANCAK BARIŞLA MÜMKÜNDÜR”
Bütün bu olumsuzluklardan kurtulmamız ancak barışla mümkündür. Kürt sorununun inkârından vazgeçilerek çözüm için adımlar atılmalıdır. Hapishanelerdeki tecrit ve baskı uygulamaları son bulmalı, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerinin son bulması için gerekenler bir an önce yapılmalıdır. Siyasi ve toplumsal muhalefet üzerindeki her türden baskı ortadan kaldırılmalı, İfade, örgütlenme ve toplanma hakkının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Türkiye’nin siyasi partileri ve toplumsal muhalefeti barışa odaklandığı takdirde kesinlikle yeni bir barış sürecinin önünün açılacağı düşüncesindeyiz.
Yorum yazarak Urfanatik Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Urfanatik Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Urfanatik Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Urfanatik Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Urfanatik Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Urfanatik Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Urfanatik Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Urfanatik Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.