Umut DELİ

Şanlıurfa Barosu Mülteci halkları merkezi komisyonu üyesi Avukat Esra Yurum,” Son yıllarda komşu ülkelerimizde özellikle yanı başımızda yer alan komşumuz Suriye topraklarında sadece insan yaşamını değil insanlığa dair bütün değerleri ayaklar altına alan ve bunu çoğunlukla kontrolsüz güç ve şiddete dayalı olarak gerçekleştirmeye çalışan ‘IŞİD’ terör örgütü savaş suçu işleyerek tüm dünya ülkeleri açısından uzun vadede ulusal ve uluslararası hukuk bazında büyük tehlike arz etmekte ve uluslararası mücadeleyi zorunlu kılmaktadır” dedi.

Şanlıurfa Barosu Mülteci halkları merkezi komisyonu üyesi Avukat Esra Yurum, bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Yurum, “Yaklaşık olarak bir yıldır süren ve ülkemizi ekonomik, sosyal, demografik açıdan büyük bir yük altına koyan özellikle ilimizde Suruç ilçe sınırında yer alan Suriye’nin Kobani bölgesinde IŞİD’in işgali sonrası ilimize kitlesel bir mülteci akını yaşanmıştır. Şu an işgaller Kobani’de sona ermiş ve halkın çoğunluğu geri dönmüş olsa da ilimizde ekonomik ve sosyal etkileri hala devam etmektedir. Özellikle de ilimizde kalan mültecilerin kalıcı bir hukuki statüden yoksun olmaları nedeniyle ulusal ve uluslararası hukukta temel insan hakları olarak addedilen çalışma barınma eğitim ve sağlık gibi haklardan yararlanmada ciddi sıkıntılar yaşayan mülteciler hem ülkemiz vatandaşları hem de mültecilerin kendi açısından psikolojik rahatsızlıkları yaygın hale getirmiştir”

Bunun önüne geçilebilmesi için Öncelikle Türkiye’nin mültecilerin anayasası sayılan 1951 tarihli “Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi” ne koymuş olduğu coğrafi çekinceyi kaldırması gerekliliğinin doğduğunu dile getiren Yurum, “Aksi takdirde ise Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunun 62 ve 63 maddelerinde düzenlenen

‘şartlı mülteci ’ve ‘ikincil koruma’ statülerinden uygun olanların mülteciler için tanınmasını ve böylelikle çalışma hayatına erişimleri ile ülkemize uyumları için adımlar atılması gerekmektedir.15.06.2015 tarihinde Akçakale Tellebiyad sınır kapısında YPG ile IŞİD arasında yaşanan çatışmalardan kaynaklı sivil halkın sınır kapısına yığılması üzerine yaşanan mülteci sorununu gözlemlemek ve raporlaştırmak amacıyla Şanlıurfa Barosu Mülteci Hakları Merkezi olarak Akçakale Tellebiyad sınırına gidilip kendileriyle görüşülen mülteciler Akçakale sınırına sığınmalarına IŞİD’in şiddet ve tehdidini neden göstermişlerdir. Akçakale sınırına alınan sığınmacıların %90 Arap asıllı %10 Türkmen asıllı oldukları belirtilmiştir. Kayıt işi tamamlanan mülteciler Suruç, Nusaybin, Derik, Harran kampları olmak üzere 4 farklı kamplara gönderilmiştir. Arap asıllı mülteciler farklı kampa Türkmen asıllı olanlar ise farklı kampa gönderilmiştir”

03.06.2015 tarihinden 16.06. 2015 tarihine kadar toplam 23.250 mültecinin resmi giriş yaptığı AFAD tarafından belirlendiğini dile getiren Yurum, “15.06.2015 ile 16.06.2015 tarihleri arasında 8 bin mülteci sınırdan içeri alınmıştır. Sınırdan giriş yapan mültecilerin yığılması neticesinde kadın yaşlı çocuk engellilerinde içinde bulunduğu binlerce insan temel ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun bırakılmış zorlayıcı hava koşulları altında uzun süre bekletilmişlerdir. Sınırlarımızda devam edeceği öngörülen IŞİD tehdidi anlaşılan o dur ki önümüzdeki günlerde de ülkemize belli kitleler halinde mülteci girişine neden olacaktır. Bu açıdan uzun vadede ülkemiz açısından devam edeceğini öngördüğümüz sığınmacı girişleri neticesinde göç ve iltica alanında Türkiye’nin insan ticaretini engelleme ve cezalandırma konusunda yasal düzenlemeler yapması mağdurların etkin destekle korunmasını sağlaması gerekmektedir. Ayrıca en önemlisi mültecilerin gerekli yasal düzenlemeler yapılarak kalıcı bir hukuki statüye sahip olmaları sağlanmalıdır. Şanlıurfa Barosu Mülteci Hakları Merkezi olarak uzun vadede sürecek olan ülkemizdeki mülteci sorunun insan hakları ve tüm boyutlarıyla ele alınmasında ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasında takipçi ve destekçi olacağımızı belirtiriz”

Muhabir: Haber Merkezi