2015 yılını her ne kadar genel seçimler yılı olarak ele alsakta, 2015 yılı “çözüm süreci” yılı olacaktır.
Burada çözüm sürecini salt Kürt sorununun çözümü olarak ele almak, asıl sorunu teğet geçtiğimiz, sistemin ve
sistem destekçilerinin algılarımızda oluşturduğu kodlamalarla hareket ettiğimiz anlamına gelmektedir.
Çünkü bu sorun aynı zamanda bir demokrasi anlayışı, demokrasi sorunudur.
Kürt sorununu var eden bu antidemokratik sistem demokrasiye evrilmediği, dönüştürülmediği sürece
Kürt sorununun çözümünden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Kürt sorununu sistemden bağımsız düşünmemiz mümkün değildir. Onu yaratan koşullar bizatihi sistem tarafından
yıllarca ilmek ilmek işlenmiş, neredeyse işin içinden çıkılamaz bir hal aldığı algısını zihinlere kazımıştır. Her ulus devlet düşmanıyla var olmak zorundadır, bu onun doğası gereğidir. İçeride demokratik her hangi bir harekete, hak arayışına, eyleme karşı kendi iktidarını korumak, her türlü antidemokratik uygulamalarına meşruiyet kazandırmak için, o düşman var olmasa bile bir düşman yaratma eğiliminde ve zorunluluğundadır. Bu antidemokratik uygulamalara, düşman algısını pekiştirmeye meşruiyet kazandırmanın bir başka yolu da
sistem tarafından “Din” olarak görülmektedir. Kiteleler üzerinde kontrol mekanizması olarak görülen Din, içi boşaltılarak iktidarın yedeğine alınmış, sorgulamayan tepkisiz kitlelere “iktidar dini” din diye pazarlanmış, ve kendi açılarından da bu konuda oldukça da başarı sağlanmıştır. (Uçamayan insanın uçağı kullanarak uçabilmesi misali Dini kontrol altına alarak, halk üzerindeki dinin kontrol gücünü kullanarak kitleleri kontrolleri altına almak!..) Hristiyan Avrupa köylü isyanları ile bunu yaşadı, sonraki yüzyılda Latin Amerika’da faşizme karşı mücadele eden
sol kesime destek olarak yaşadı. Bunlara karşı küresel egemen güçlerin ürettiği çözüm; Latin Amerika’ da tasfiye, Avrupa da ise reform adı altında Protestanizm oldu. Bugün İslama karşı işletilen plan da aynıdır; Protestan İslam(liberalizm)egemenliğini yaratmak!
Ve aynı zamanda İslami muhalefetin önünü açarak en radikal formata büründürüp,en vahşi eylemlere imza atmasını sağlayarak(IŞİD misali) direkt ya da dolaylı olarak kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak, yeri geldiğinde onun yerini alacak aynı zihniyeti taşıyan bir oluşumun palazlanması için gereken koşulları sağlayıp öncekini tasfiye etmek ve halklara nefes bile alacağı fırsatı vermemekle birlikte, kurtarıcı rolüne bürünmek...
Bu egemenlerin çıkarına olup, halkların içine düşmüş olduğu kısır bir döngüdür.
Bu gün laikliğin kaldırdırıldığı dillendiriliyor, oysa olmayan bir şey kaldırılamaz! 1923 teki Türkiye
Cumhuriyeti laik değildi. Osmanlının varlık vergisi din üzerinden yapıldı, Hristiyanların askere alınmaması, devlet memuru olmaması da din üzerinden yapılanlardandı.
Özcesi; kendini sisteme entegre etmiş, sistemden nemalanan, kendi kişisel çıkarlarını her şeyin üzerinde görüp sömürüyü kendine hak sayan güruhların çözümden ne anladığıyla, ezilmiş, her türlü baskı ve zulümü yaşayan,en küçük bir demokratik eyleminde gaz, cop ve hatta gerçek mermi ile katledilen kitlelerin çözüm sürecinden ne anladığ çok farklı şeylerdir.
Çözüm, ne radikalleştirilmiş, kendi dışındaki her kesimin ölümünü “hak” sayan bir islam anlayışı, ne de demokrasi kılıfına bürünmüş, sömürü düzenini meşru gören, her şeyi hesap makinası ile değerlendirip, kar zarar
dışında hiç bir insani algısı ve değeri olmayan bu kapitalist sömürü düzenidir.
Çözüm; Radikal Demokrasidir, Demokratik Ulustur, ekolojik toplumdur, sömürüden uzak komünal üretim ekonomisidir! dinlerin özünde bu yoktur. egemen devletler kendine göre şekilendirirmişlerdir.
Yorum yazarak Urfanatik Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Urfanatik Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Urfanatik Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Urfanatik Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Urfanatik Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Urfanatik Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Urfanatik Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Urfanatik Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.