Hayatın sessiz savaşları vardır. Kimsenin görmediği, bilmediği, çoğu zaman konuşulmadığı. Her sabah yatağından kalkmakta zorlanan bir insanın kendisiyle yaptığı mücadele gibi. Her başarısızlıktan sonra yeniden denemeye karar veren bir kalbin içinde yankılanan o ince kararlılık sesi gibi. Belki de en sade haliyle, düşe kalka yürümeye devam etmektir.
Azim, pes etmeyen ruhun sessiz zaferidir. Bu söz, hayata defalarca yenilip yine de yeniden ayağa kalkan insanların hikâyesini anlatır. Onlar belki sahnede alkışlanmaz, manşetlere çıkmazlar, ama en büyük alkışı kendi iç dünyalarında alırlar. Çünkü azim, alkışa değil, inanca yaslanır.
Bugün birçok başarı hikâyesinin ardında dikkatlice gizlenmiş sayısız başarısızlık vardır. Fakat fark şu ki, azimli insanlar bu başarısızlıkları bir son değil, bir basamak olarak görür. Ve bu insanlar sabretmeyi, tekrar denemeyi, yeri geldiğinde kendi kendilerine moral vermeyi bilirler.
İnsan, bir şeye inandığında, onun uğruna mücadele etmeyi seçtiğinde azim doğar ve bu azim, zamanla insanın ruhuna, karakterine işler. Bir süre sonra artık düşmeyi değil de, kalkmayı öğretir. Unutmayın ki, sessiz zaferler en kalıcı olanlardır.